Kayıtlar

Nisan, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zaman ve değeri

Bazen günler öyle hızlı geçiyor ki, bir bakmışım akşam olmuş. Okul, dersler, biraz telefon derken yapmam gereken şeyleri yine ertelediğimi fark ediyorum. “Zaman var,” deyip geçiyoruz ama aslında zaman hiç de bol değil. Geri gelmeyen tek şey bu çünkü. Bu yüzden kendime sık sık hatırlatmaya çalışıyorum.  " Şuan en doğru zaman. ''  Bir hedefim varsa, onun için beklemeden adım atmalıyım. Küçük başlamak da yeterli olabilir; bugün 10 dakika çalışmak, bir sayfa okumak bile önemli. Zaman hızla geçiyor ve biz her geçen gün biraz daha büyüyoruz. Bir gün dönüp baktığımızda pişman olmamak için bugünü iyi değerlendirmek gerek. Ben de artık ertelemek yerine, az da olsa bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Çünkü bazen “az” bile “hiç”ten çok daha kıymetli. Gerçek şu ki, ne kadar erken başlarsak, o kadar yol alırız.

Eşitsizlikler

 Dünya, her ne kadar büyük ve gelişmiş görünse de hâlâ birçok konuda adaletsizlik ve eşitsizlik barındırıyor. Benim dünyada değiştirmek istediğim şeylerden en önemlisi, insanların fırsatlara eşit şekilde ulaşamaması. Kimileri kaliteli eğitime, sağlığa, hatta temiz suya bile ulaşamazken, bazıları doğuştan her şeye sahip oluyor. Bu durum beni çok düşündürüyor. Eğitim, bir insanın hayatını değiştirebilecek en önemli anahtarlardan biri. Ancak dünyanın birçok yerinde hâlâ milyonlarca çocuk okula gidemiyor. Savaşlar, yoksulluk veya cinsiyet ayrımcılığı gibi nedenlerle çocuklar hayallerinden uzak kalıyor. Ben istiyorum ki bir gün, her çocuk nerede doğarsa doğsun, kaliteli eğitime ulaşabilsin. Belki bu sayede dünya daha adaletli ve barışçıl bir yer olur. Hayatta bazı şeyleri hemen değiştirmek elimizde olmayabilir ama hayal etmek, istemek ve bu uğurda çabalamak elimizde.

Kitap Okumak Gerekli midir?

Kitap okumak, yalnızca bilgi edinmenin bir yolu değil; aynı zamanda hayal gücünü geliştiren, insanın düşünce dünyasını zenginleştirebilen bir eylemdir. Kitaplar sayesinde farklı yaşamları, kültürleri ve bakış açılarını tanıyabiliriz. Bu da bize daha empatik, daha bilinçli bireyler olma şansı verir. Özellikle genç yaşlarda kazanılan okuma alışkanlığı, bireyin hem akademik hem de kişisel gelişiminde büyük rol oynar. Bununla birlikte, kitap okumak her zaman “zorunlu” bir görev gibi görülmemeli. Aksine, insanın kendi ilgi alanlarına göre seçtiği kitaplarla kurduğu bağ çok daha kalıcı ve anlamlı olur. Okumak, ruhu besleyen bir eylemdir; nasıl ki bedenimiz yemekle doyar, zihnimiz de kitaplarla beslenir. Bu yüzden kitap okumak bir zorunluluk değil, bir ihtiyaçtır. Her bireyin kendine en uygun kitapları bularak bu alışkanlığı edinmesi, hem kendisi hem de toplum için büyük bir kazançtır.

Sebepsiz Mutsuzluk

 Bazen her şey yolunda gibi görünür; hayat rutininde akıp gider, çevrende büyük bir problem yoktur, hatta gülümseyebilecek kadar iyisindir. Ama içten içe bir huzursuzluk hissedersin, tarif edemediğin bir boşluk, anlam veremediğin bir mutsuzluk vardır içinde. Bu duygu genellikle “sebepsiz mutsuzluk” olarak tanımlanır ve aslında düşündüğümüzden çok daha yaygındır. İnsan ruhu yalnızca dış etkenlerle değil, içsel dalgalanmalarla da şekillenir. Gün içinde bastırdığımız duygular, söyleyemediklerimiz, yüzleşmekten kaçtığımız düşünceler birikir ve zamanla bilinçdışından yüzeye çıkar. Bazen yalnızca duygusal yorgunluk bile buna neden olabilir; aynı şeyleri yaşamak, aynı insanlarla konuşmak, aynı yolları yürümek bir noktadan sonra ruhsal bir durgunluğa yol açabilir. Ayrıca, mutsuzluk her zaman gözle görülür bir sebebe bağlı değildir; bazen sadece bir eksiklik hissi, bazen de anlaşılmadığını düşünmenin verdiği sessiz bir çöküş olabilir. Böyle anlarda en önemli şey, bu duyguyu bastırmak yerine...